Açılış: 10:00 Kapanış: 18:00
Sergi Pazartesi günleri ziyarete kapalıdır.
Önce babamın abisi gitmiş, sonra başkaları ve ardından babam izlemiş gidiş yolunu. O anlattı, atlarla günlerce süren yolculuklarını; ben de ondan öğrendim Çetinkaya - Erzincan demiryolu yolcularının hikâyelerini. Ve bu yolculuk başladığından bu güne hiç bitmedi. O nedenle yetmiş bir yıllık yaşamımda en çok gitmekle ilgili anılarım oldu. Belki de bu nedenle bir çocukluk anımı; ayağıma batan, orada yer eden, kaşınan, sonra da beni terk eden bir dikenin öyküsünü sergime başlık olarak seçtim. İnsan yaşamındaki büyük kırılmaların yansımaları da gösterişli olur. Büyük savrulmalar, konum değiştirmeler, sınıfsal sıçramalar, kariyer; tüm bunlar elbette bir yaşamı derinden etkiler. Ancak benim hayatımda, geri dönüp baktığımda, bu saydıklarımın değil, masum ve bana ait olanların izi her zaman daha derin oldu. “Ayağımdaki Diken” bu nedenle yoğun ve çok yönlü hayatımın öne çıkmak isteyen masum, yalın ve kendine özgü deneyimlerini bir araya getirdi. Çocukluk anılarım, pek parlak bir öğrenci olmadığımın belgesi olan ilkokul diploma defterim, yer soframız, üstündeki örtüyle günlük yaşamımızın her daim merkezinde duran ve masalların loş ışıklı, yansımalı sahnesi tandır iskemlemiz, evin içini altüst eden masal kahramanlarının düşsel gölgeleri, inşası için uzun zaman çaba gösterdiğim Baksı Müzesi’nin sessiz konuğu gün ışığının hovarda görüntüleri, demirci ustalarının yüzlerce yıldır şekillendirdiği müthiş formlar ve umutların kapısı Huy Kesen Ağacı, zamanın derin sessizliği içinden süzülüp izleyiciye ulaşmak istediler. Ben de bu yolu takip ettim. Yaşamın akışı içerisinde birbiriyle ilişkilenen ve hatta zıt düşen tüm bu unsurlarla, Baksı’nın gerçekliği içinde, izleyici için bir düş sessizliği yaratmak istedim. Bugünün diliyle masumiyeti yeniden inşa etmek mümkün müdür? Belki de bu sergi, başka hayatları anlamak ve anlatmak için üretmiş bir sanatçının, kendi yaşamına bakışı ve onunla yeniden tanışma yolunda, seçtiği bir arınmadır. Baksı ile birlikte kendi kişisel tarihime doğru yol alırken çocukluğumla karşılaşabileceğimi düşünüyordum. Oysaki bu olanaksızdı. O yüzden “Ayağımdaki Diken”, bir arınma olduğu kadar bu olanaksızlıkla yüzleşmenin yeniden inşası olarak da tanımlanabilir. Hüsamettin Koçan, Baksı, 2017