Japon motiflerinin yer aldığı zengin dekor ve kostümleri ile Madama Butterfly 15. Uluslararası İstanbul Opera ve Bale Festivali’nin ilgi çeken eserleri arasında yer alıyor.
Japon kızı Cio Cio San ile Amerikan Subayı Pinkerton’un aşklarının anlatıldığı Madama Butterfly operası, ünlü besteci Giacomo Puccini’nin eserlerinde can verdiği belki de en çarpıcı kadın karakteri olan Madama Butterfly’in hüzünlü hikayesini sahneye taşıyor.
Japon ve Amerikan kültürlerinin öyküsünü temel alan eserde; duyguların en yoğun biçimi olan aşkın, reddediliş, umutsuzluk, acı ve gurur ile yok olma sürecini anlatan eser AKM’de sanatseverler ile buluşacak.
1. Perde
Hikaye Nagazaki’ de, limana bakan tepedeki bir evin bahçesinde geçer. Amerikan deniz teğmeni Pinkerton ve güzel geyşa Cio Cio San, Japon geleneklerine göre evlenmek üzeredir. Aracılık yapan Goro, Pinkerton’a satın aldığı ev hakkında bilgi verir.Törenin ilk konuğu Amerikan Konsolosu Sharpless’dir. Pinkerton ona, bu evliliği ciddiye almadığını ve sıkıldığı an Cio Cio San’ı bırakacağını söyler. Butterfly, akraba ve arkadaşları ile birlikte gelmiştir. Genç kadın, ailesinin izni dışında geri dönülmez bir karar aldığını ve dinini değiştirdiğini haber verir. Konsolos ve Goro’nun şahitliğinde nikah kıyılır. Bu ilişkiye başından beri karşı olan genç kızın amcası Rahip Bonzo, tören yerine gelir ve Butterfly’ı atalarının dininden vazgeçtiği için lanetler. Konukların neşesi kaçmıştır, olay yerinden uzaklaşırlarken Rahip Bonzo ile birlikte Cio Cio San’a lanet yağdırırlar. Akşam olmuştur. İçerden Suzuki’nin duaları işitilir. İki sevgili geceyi geçirmek üzere evlerine girerler.
2. Perde
Butterfly’ın evinin ön bahçesi. Pinkerton’un gidişinden bu yana üç yıl geçmiştir. Evlendikten bir süre sonra ülkesine dönen Pinkerton’dan haber alınamamıştır. Güzel kadın kocasını sabırla beklemektedir. Butterfly ve yardımcısı Suzuki, teğmenin mektubunu okumak için gelen Konsolos Sharpless’i neşe ile karşılarlar. Pinkerton mektubunda Amerika’da evlendiğini haber vermekte ve durumunun Cio Cio San’a anlatılmasını istemektedir. Olanları öğrenen Goro, boş durmamış, genç kadına zengin bir koca bulmuştur bile. Prens Yamadori ile birlikte gelen Goro, Cio Cio San’a eşinin gelmeyeceğini, bu nedenle de nikahlı olmadığını söyleyerek prensi tanıtır. Genç kadın bunun Japon yasalarına göre doğru olduğunu, ama bir Amerikalı ile evli olduğundan hala nikahlı sayıldığını hatırlatır. Butterfly, evliliğinin ABD yasalarına göre korunduğunu ve tarafların canının istediği zaman vazgeçebileceği birşey olmadığını söyler. 9 Konsolos Sharpless, Butterfly’a kötü haberi vermeye çalışsa da, genç kadın kocasının kendisini unuttuğuna inanmak istemez. Cio Cio San, Pinkerton’dan olan oğlunu getirir ve kararını yineler: Kocasını oğluyla birlikte bekleyecektir. Konsolos giderken, teğmene bu durumu yazacağını ve çocuğu da haber vereceğini söyler. Suzuki, hanımına duyduklarını anlatır. Çocuk nikahsız doğmuştur, Goro da bu konuda ileri geri konuşmaktadır. Cio Cio San öfke içinde intikam almayı düşünürken, limandan top sesi duyulur. Nihayet Pinkerton’un gemisi gelmiştir işte. Butterfly ve Suzuki, birlikte büyük bir mutluk içinde evi süsleyip Pinkerton’un yolunu gözlemeye başlarlar.
2.Sahne
Butterfly, oğlu ve Suzuki geceyi bekleyerek geçirmişlerdir. Üçü de aynı bekleyiş içinde, sabahı etmiştir. Suzuki, hanımını dinlenmesi için ikna eder. Suzuki, kapıları açarken Konsolos Sharpless ve Pinkerton’la yüzyüze gelir. Bahçede yabancı bir kadın dolaşmaktadır. Suzuki, Pinkerton’un Amerikalı karısı Kate’i de getirdiğini öğrenir. Teğmen evin içinde dolaşırken, Butterfly ile yüzyüze gelemeyeceğini anlar. Konsolos’dan yardım isteyerek kaçarcasına uzaklaşır. Butterfly gelir. Konsolosu görünce gözleri Pinkerton’u arar. Bahçede dolaşan kadının Pinkerton’un Amerikalı eşi olduğunu öğrenen genç kadın, gerçeklerle yüzyüze gelmiştir artık. Kate ve Konsolos Sharpless çocuğu götürmek isterler. Perişan olan Butterfly, kendini toplamaya çalışır ve oğlunu sadece babasına teslim edebileceğini söyler. Tek başına kalan Cio Cio San , babasının kendisine armağan ettiği, üzerinde ‘’Onurlu ölüm, onursuz yaşamdan iyidir’’ yazan töresel harakiri bıçağıyla başbaşa kalır.
Müzik: G.Puccini
Libretto: L. Illica - G. Giacosa
Orkestra Şefi: Antonio Pirolli
Rejisör: Gürçil Çeliktaş
Dekor Tasarım: Talat Ayhan
Kostüm Tasarım: Gazal Erten
Işık Tasarım: Fuat Gök
Koreograf: Nilgün Bilsel Demireller
