
Biz İstanbul
İstanbul’da yaşamış, İstanbul’dan tat almış, İstanbul’a tat vermiş herkes için…
Opera
Türk Telekom Opera Salonu
120 Dakika
“Gençliğin Ateşi, Aşkın Acısı, Müziğin Sonsuzluğu: La Bohème, Hayatın Tüm Renklerini Aynı Sahneye Taşıyor”
İstanbul Devlet Opera ve Balesi, Giacomo Puccini’nin ölümsüz eseri La Bohème’i, yepyeni bir prodüksiyon ile sahneliyor!
En çok sevilen ve en sık sahnelenen eserlerinden biri olan La Bohème, 19. yüzyıl Paris’inin bohem dünyasında geçen dokunaklı bir aşk ve dostluk hikâyesidir. Her karakterin duyguları, özgün melodilerle hayat bulur; aşkın coşkusu, dostluğun sıcaklığı, ayrılığın acısı ve ölümün kaçınılmazlığı notalara işlenir.
La Bohème operasındaki karakterlerin hepsi gerçek hayatta var olan kişilerden oluşmakta veya ilham almaktadır. Rodolfo ve Mimì’nin hikâyesi, yalnızca iki insanın tutkulu aşkını değil, aynı zamanda yaşamın kırılganlığını ve kayıpların kaçınılmazlığını da sahneye taşır. La Bohème, aşkın yanı sıra dostluğun da hikâyesidir. Rodolfo’nun arkadaşları – ressam Marcello, müzisyen Schaunard ve filozof Colline – yoksulluk içindeki bohem yaşamı, neşeyle, hayallerle ve sanat aşkıyla güzelleştirmeye çalışırlar.
Romanın yazarı Henry Murger eserini, “Scènes de la vie de bohème », ( bohem hayattan sahneler ) olarak isimlendirmiştir. Belki de bu sebeple eser belirli bir akış formunu takip etmez, adeta küçük küçük sahnelerden bir araya gelir.
Rejisör Yiğit Günsoy eseri sahnelerken operadaki şu kilit sözden yola çıkıyor. « O bella eta d’inganni e d’utopie ! Si crede, spera, e tutto bello appare » (Ütopya ve yanılgıların o güzel yaşı! inanırsın, ümit edersin ve her şey güzel görünür.)
Herkesin hayatında yaşamış olduğu, her şeyin mümkün göründüğü, sonsuz umutların ve planların olduğu o kısa ve coşkulu dönemi en güzel şekilde anlatan cümledir bu.
İşte operanın kahramanları ilk iki perdede tamamen bu ruh hali içindeyken üç ve dördüncü perdede hayatın gerçekleri, acımasızlığı ve soğukluğu ile karşılaşır.
Puccini o kendine has ve eşsiz melodilerini Illica ve Giacosa’nın üstün librettosu ile birleştirince ortaya tam bir baş yapıt çıkmıştır. O dönemin Paris’i bu müzik ve libretto ile mükemmel bir şekilde betimlenmiştir. Bütün bu özellikler, Puccini’nin La Boheme operasını bestelenmesinin üzerinden 129 yıl geçmesine rağmen hala en çok sahnelenen ve güncelliğini asla kaybetmeyen bir opera haline getirmiştir.
Sahneye Koyan: Yiğit Günsoy
Orkestra Şefi: İbrahim Yazıcı
Dekor Tasarımı: Gürcan Kubilay
Kostüm Tasarımı: Gülden Sayıl
Işık Tasarımı: Mustafa Seki
Koro Şefi: Paolo Villa
Çocuk Korosu Şefi: Emre Gülnar