İstiklal Caddesi’nin bir ucunda, Galip Dede Caddesi’nin hemen çıkışında sizi karşılayan tarihi bir müze görürsünüz.
Evvelden Galipdede Tekkesi veya Kulekapı Mevlevihanesi olarak anılan Galata Mevlevihanesi, tarihe bir miras olarak bırakılan en önemli Osmanlı Dönemi eserlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Ağaçlar arasında, ıssız bir yer iken bu bölgenin ilk sahibi İskender Paşa’dır. 1491 yılında, Afyon Mevlevihanesi Şeyhi Divane (Semai) Mehmed (Çelebi) Dede tarafından Galata’daki bu arazi üzerine kurulan, sonrasında geçirdiği deprem ve yangından etkilenen Mevlevihane, dönemin padişahları tarafından onarılarak korunmuştur. Birden fazla mimarlık üslubundan etkilenerek bugüne taşınan Semahane binası, 2005-2009 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilip müze olarak İstanbul’un kültür ve sanat hayatına yeni bir değer olarak katılmıştır.
Müze, semahane girişindeki sema alanı, alt kattaki derviş odaları ve üst kattaki mahfiller olmak üzere üç katlı bir planda kurgulanmıştır. Müzenin ana konusu derviş odalarında anlatılmaktadır. Sema alanına bakan mahfillerde ise ebru sergisi, hat sanatı sergisi, Hilye-i Şerif levhaları sergisi, mehter ve müzik aletleri gibi müze koleksiyonundaki pek çok değerli eser sergilenmektedir.
Galeriyi görmek için tıklayın